Tatar halkının bağımsızlığı adına aktif faaliyetlerde bulunan tanınmış aydınlar, uzun yıllar unutturulmaya çalışılmıştır. Ayaz İshaki bu isimlerin başında geliyor. Adını bile anmak hatta telaffuz etmek dahi yasaktı. Her ne kadar halkımızın manevi ışığını gölgelemeye çalışsalar da onu Tatarların gönlünden silemediler. «Demir Perde»nin kalkmasıyla Ayaz İshaki’nin ismi de bıraktığı değerli edebi mirası da sevdiği halkına geri kavuştu.
Adı “yazar”, “gazeteci” ve “devrimci lider” gibi çok yönlü sıfatlarla anılan Ayaz İshaki’nin tüm çalışmaları tek bir amaca; Tatar halkının milli şuurunu uyandırmaya, milli bilinci ayakta tutmaya çalışmış, halkı milli düşünce ve yenileşme konularına yönlendirmiş, Tatar milletini korumaya, milli bekayı savunmaya vakfetmiştir.
Ayaz İshaki, 76 yıllık ömrünün 60 yılını milletinin bağımsızlığına, bunun 50 yıldan fazlasını da Tatar edebiyatına ve yazılı Tatar basınına adamıştır. Hayatının son yıllarını Türkiye’de geçirdiği için bu yıllarda yaptığı çalışmalar hala daha araştırılmaktadır. Uzmanların dediklerine göre Ayaz İshaki’nin ilmi ve edebi yayıncılık hizmetleriyle birlikte 600’e yakın eseri bulunmaktadır. 1922 yılında yazdığı ve 1927 yılında Türkiye Türkçesine çevrilen, bu bölümde de yer verdiğimiz “Üyge Taba” adlı uzun hikâyesi Türkiye’de defalarca yayımlanmıştır. Liselerde müfredata eklenen bu eser edebiyat derslerinde okutulmuş, üniversitelerin Çağdaş Türk Dilleri ve Edebiyatları bölümü öğrencileri tarafından incelenmesi gereken eserler arasında yer almıştır.
Ayaz İshaki ismi ve eserlerinin Türkiye’ye tanıtılmasında hiç şüphesiz tercümelerin önemi çok büyük. O; Tatar halkının en büyük lideri, Tatar edebiyatının efsanesi, parlak ve çok yönlü bir kişiliktir. İshakî, tüm hayatını Tatarların ve Türk halklarının hakları için mücadeleye adadı, ardında zengin bir miras bıraktı. Bunun için gazetemizde onun fikirleri, makaleleri daima yer alacak.
Türk Bakışı gazetesinin ilk sayısında Ayaz İshaki’nin «İki Yüzyılda İnkıraz» kitabına bir göz atmanızı öneriyoruz. İshakî’nin bu kitapta özetlenen düşüncelerinin bugüne, tüm zamanlardan daha çok uyduğuna inanıyoruz.
«Yolumuzdaki en önemli engel belki de, gelişime katkı sağlayacak insanların büyüdüğü yerdeki yoksulluktur. Bu tür insanlar genellikle yoksul ailelerde doğarlar ve bu nedenle coşkularını milli harekete yönlendirmediklerinden, cahil efendilerinin keyfiliğinde çürüyen yalnızca kiralık hizmetkarlar olarak kalırlar. Bu durum çok talihsizdir. Günümüz yazarları ve edebiyatçıları arasında hiç kimse bağımsız bir sanatçı statüsünde değildir. Yaşam şartlarının baskısı altında, kendilerine bir parça ekmek veren yere bağlanırlar. Aslında zengin tiranların elinde kuklalardır. En kötüsü, şu ana kadar bu «potansiyel» vatanseverleri köle konumundan çıkarabilecek hiçbir şeyin olmamasıdır.
Durum son derece endişe verici ve düzeltmek için çok şey yapılması gerekiyor. Etraflıca düşündükten sonra elbette. Ne yazık ki biz Tatarlar, diğer halklardan farklı olarak kendimize has yaşam koşulları geliştirdik. Yabancı ülkelerde, aktif eylemin önde gelenleri, ilerlemenin destekçileri, özellikle edebi söz ustaları zengin ve asil ailelerde büyüyordu. Ortaya şöyle bir tezat çıkıyor: Büyük bir bağlılıkla kendilerini bu çileli yola adamaya hazır insanlar, toplumun alt sınıfından geliyor. Yanlışlıkla söyledikleri tek bir kelimenin onları aylarca gıda kaynaklarından mahrum bırakacağı ve hatta toplumdan tamamen tecrit edilmelerine yol açacağı sürekli bir tehdit altında yaşıyorlar.
Ve söylemek istediğim bir şey daha var. Bazılarımız azimle ve heyecanla belirli bir işi üstlenir, ancak sonuca hemen varmak ister. Bu sonucu hemen elde etmeyince hevesi kaçar ve işin yarısında pes eder. Başka bir işe başlar ama aynı şekilde başarısız olur. Sabırsızlık, resmin bütününü mahveder.
Bir işin sonunda kalıcı ve ciddi bir şey ortaya koymanın tek yolu sabırla çalışmaktır. Yukarıda söz ettiğim her şey, (en azından bir kısmı) yıkıcı bir sürecin başlangıcı olan yozlaşmanın, doğrudan belirtilerini anlatmaktadır. Bu nedenle, derhal hayatınıza çeki düzen vermenizi ve yeniden başlamanızı rica ediyorum.
Medeni bir yolda ilerlemek istiyorsak, milli yaşamın en acil sorunlarını çözmek ve bu kutsal davaya zaten katılanlara mümkün olan her şekilde yardımcı olmak zorundayız. Omuz omuza ilerleyelim, çünkü düşüncelerimiz ve arzularımız birdir. Bu harekette gayretli ve sabırlı olacağız, hedefe ulaşmak uğruna hiçbir şeyden yılmayacağız. Bir millet ancak bu şekilde gerçek bir ulus olarak adlandırılma hakkını elde edebilir. Bir fincan çay ve reçel eşliğinde ülke istikbali ile alakasız sohbetlere devam edersek, mutlu sonu unutmalıyız. Nasıl, meyvesini toplamak için bir ağaç dikiyor ve bu ağaca senelerce özenle bakıyorsak, aynı şekilde biz de bu hususa gerekli özeni göstermeliyiz. Kendimizi bugün elma ağacı dikenlerin yerine koymayacağız. Ancak bizim bugün yaptığımız, sepeti kolumuza takıp, meyvesini toplamaya gittiğimizde ağacın meyve vermediğine kesin hüküm getirip ağacı kesmeye kalkmak!
İleriye dönük hareketin önündeki en büyük engel, planlanan işlerin hazırlanmasında ve uygulanmasında devamlılığının ve sağlam temelin olmamasıdır. Bir işte bir yıl gibi dar bir zaman var diyelim ve tüm planlar aksıyor. Birçok kişi bu eksikliğin farkındadır ancak herkes bu aksamanın işin tabiatında olduğuna iknaya çalışır. Bence bunun nedeni, kişilerin sabırla ve düzenli şekilde çalışma alışkanlığının gelişmemiş olmasıdır. Bize bu çok ihtiyaç duyulan beceriyi aşılayabilecek bir çare, bir «ilaç» bulmak zorunludur.»
Dipçe: Ayaz İshâki’ni fikirlerine dair ayrıntılı bilgi için isxaki.com web sitesine davet ediyoruz.
Sitede yazarın 43 edebi eseri, gazetede yayınlanmış 300’den fazla yazısı ve mektupları derlenmiştir. Sitemizin Türkiye Türkçesinde yayını da vardır. Burada ayrıca Ayaz İshaki’nin yedi eserinin tercümesi de bulunmaktadır.
Türk Bakışı gazetesi, № 1, 2021.